Almanya Müslümanları Koordinasyon Kurulu (KRM) Salı günü yayınladığı bir Basın açıklamasıyla genişleyeceğini duyurdu. Mevcut dört üyesinin yanı sıra (DİTİB, İslam Konseyi, İslam Kültür Merkezleri Birliği, Almanya Müslümanları Merkez Konseyi) Fas, Bosna ve Arnavutluk kökenli cemaatler de Kurul’a katılacakmış. Bu gelişmeyle KRM kuruluşundan beri geçen 12 yıldan sonra ilk defa kurumsal olarak bir gelişme ortaya koymuş olacak. Son yıllarda KRM çevresinde hakim olan sessizlikten sonra, böyle bir adım kurul için ciddi bir atılım anlamına gelebilirken, yayınlanan açıklama atılımdan çok çaresizlik emareleri ortaya koymakta.
KRM için bu son gelişme ilk genişleme denemesi değil. KRM Mart 2007 yılında Almanya’daki müslümanlar için bizzat temsil kurumu olmak için değil, böyle bir mercinin oluşmasını sağlamak için kurulmuşdu. Geçen 12 yıllık sürede bu hedefe farklı sebeplerden dolayı ulaşılamadı.
KRM kurul olarak bir tüzüğe ve dernek statüsüne sahip değil. Kurul 12 senedir sadece bir iç tüzük çerçevesinde çalışmalarını yürütmekte. Kuruluşunda KRM’nin kalıcı olması düşünülmemişti, hatta bu kadar uzun süre var dahi olmayacaktı. Ne dernek, ne de dini cemaat olacak, tek amacı olan ortak eyalet yapılarının oluşması sağlayacaktı. Yeni üyelerin katılımıyla bir tüzük ile bu hedef sürdürülecek, kurumsallaşması ilerletilecek mi, açıklama bu sorulara cevap vermemekte. Yeni ve eski üyelerin nasıl birlikte çalışacağına dair sorular da açıkta kalmakta. Mevcut iç tüzük DİTİB için kararlarda veto hakkı ön görmekte. Teamüllerde bu veto hakkı diğer tüm üyelere de geçmiş durumda, yani KRM’nin kararları fiilen oybirliği gerektirmekte. Genişleyen üye listesiyle bu şekilde etkin çalışma yürütülebilmesi pek mümkün gözükmemekte.
KRM’nin açıklamasına göre üç aday dernek “KRM’ye üye olmak ve kurullarına katılmak üzere niyetlerini ortaya koymuşlar”. KRM’ye katılım Temmuz başındaki üyeler toplantısında gerçekleşecekmiş. Basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurulan an itibariyle sadece bu niyet ifadesi, bizzat üyelikleri değil. Daha üyeliğin gerçekleşmemesine rağmen böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duyulması iki sebepten dolayı olabilir. Ya yeni katılacak olan üyelerin niyetlerinden vaz geçmelerini zorlaştırmak için bu bilgiyi müslüman camia ile paylaşarak üzerlerinde baskı oluşmasını sağlamak, yada Kuzey ren Vestfalya eyaletine yeni kurulacak olan İslam Din Dersi komisyonu ile ilgili “Biz de varız” sinyalini göndermek. Ki hazırlanan yasal düzenleme ile KRM’nin tekelinde olan söz sahibi olma durumu katılacak diğer islami cemaatler ile paylaşılmak zorunda kalınacak.
Merkezi Hessen eyaletindeki Griesheim şehrinde bulunan Almanya Boşnaklar İslam Cemaati şu ana kadar hem ZMD tarafından üye olarak tanıtılmaktaydı, hem de İslam Konseyinin listelerinde bağlı kurum olarak geçmekteydi. Bundan sonra ise eski çatı kuruluşları ile aynı seviyede KRM’ye dahil olacak. Offenbach merkezli Faslılar Merkez Konseyi ise şu ana kadar sadece Alman İslam Konferansı bağlamında var olmuş olan bir kurum. Ayrıca ZMD’de uzun süredir faslı cemiyetlerin kendisi tarafından temsil edildiğini iddia etmekte, ki Genel Sekreteri de üye olan faslı bir cemiyetten gelmekte.
Alman siyasileri müslüman cemaatlere karşı talep olarak ortaya koydukları tek temsil şartından uzun zaman önce vazgeçtiler. Din-devlet hukuku açısından böyle bir talep dayanaksız olsa da, cemaatler üzerinde birlikte çalışma zorunluluğunu ortaya çıkarmıştı. Bu ortak çalışmanın zeminini hazırlamak, buna uygun şartları ortaya koymak ise cemaatlerin kendi sorumluluklarında idi. KRM’nin kuruluş amacı da tam olarak buydu zaten. Son 12 yılda bu gerçekleştirilemedi. Kuyez ren Vestfalya eyaletinin hazırladığı yeni İslam Din Dersi Komisyon modeli ise, artık ortak çalışma için müslüman camianın tüm çoğulculuğu ile var olabileceği ve yeni bir çatı kuruluşu kurma ihtiyacını ortadan kaldıran bir yöntemi ortaya koymakta. Diğer eyaletler de bu örneği islami cemaatler ile işbirliklerinde devr alacaklardır. Tek çatı altında birlikte çalışma zorunluluğunun ortadan kalkmasıyla birlikte her türlü Birlik İnisyatifleri, katılacak olanlara bir katma değer sunmak zorunda kalmaktalar. Ortak çalışma ancak tek başına hareket etmekten daha fazla bir fayda sağladığı yerde ihtimaller arasında yerini alabilecektir.
Ancak bu durumda farklı cemaatler bizzat eyalet ile muhatap olmak yerine ortak bir çatı altında biraraya gelmeği kabul edeceklerdir. Birkaç yıldır neredeyse işlevsiz hale gelmiş olan bir KRM ise bu katma değeri ve faydayı ortaya koyabilecek potansiyele sahip görünmüyor. Eyalet küçük cemaatlere bizzat katılım ve etkin olma imkanı sunarken, KRM’deki eski üyeler “küçükler”e ancak “büyükler” tarafından dolaylı temsil vaadinde bulunabilmekteler. Bu da mevcut genişleme açıklamasını atılımdan çok çaresizliğin göstergesi haline getiriyor.